DEÜ Haberler

TÜRKİYE’NİN İLK YERLİ KALP YAMASI DEPARK’TA ÜRETİLİYOR

1.210

Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme A.Ş.’de (DEPARK) faaliyet gösteren BİMETRON, ileri evre kalp yetmezliği tedavisinde kullanılmak üzere yerli kalp yaması geliştirdi. Her yıl 20 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olan kalp krizi kaynaklı kalp hasarını onarmak üzere sürdürülen projenin yılsonunda tamamlanması bekleniyor. 

Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde bulunan Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme A.Ş. (DEPARK) Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan girişimciler ve firmalara sunduğu imkanlarla yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesine destek oluyor. Sağlık Teknoparkı olarak Türkiye’nin ilk gerçek temalı teknoparkı olan DEPARK bu alanda çok sayıda firmaya ev sahipliği yapıyor. Ağırlıklı olarak biyomalzeme, doku mühendisliği ve 3D hücresel tedavi sistemleri, biyoreaktörler, peristaltik pompa ve dozajlama sistemleri üzerine çalışan, sekiz yıllık bir teknoloji firması olan BİMETRON da Mart 2019’da DEPARK’ta Ar-Ge çalışmalarına başladı. BİMETRON, TÜBİTAK destekli ‘Fonksiyonel Kalp Yaması’ başlıklı Ar-Ge projesi kapsamında ileri evre kalp yetmezliği taşıyan hastalara umut vadedecek yenilikçi bir doku mühendisliği tedavi ürünü geliştiriyor.

DOKU MÜHENDİSLİĞİ ÜRÜNÜ: KALP YAMASI

Dünyada her yıl 20 milyon kişinin kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten BİMETRON ortaklarından Çalış Bilgin Kandemir, “Hastaların yüzde 85’i kalp krizini atlatmakta, ancak ilk krizden kurtulan hastaların yarısı kalp kası hasarının tetiklediği nedenlerle 5 yıllık süreç içerisinde yaşamını yitirmektedir. İleri evre kalp yetmezliği bulunan hastalar için bugün tek çözüm kalp nakli olsa da yeterli sayıda organ bulunamadığından bu tedavi çok küçük bir grup hastaya uygulanabilmektedir. Ayrıca uygun kalp bulunsa da kalp nakli sonrasında gerçekleştirilen uyum süreci yüksek maliyetlidir. Bu noktada doku mühendisliği ürünü kalp yamaları bir tedavi yöntemi olarak devreye girmektedir. Doku mühendisliği ürünü kalp yamaları temel olarak hastanın kendi hücrelerini taşıyan biyomalzelemeler olup kalpteki hasarlı bölgeye dikilerek kalp kasının onarımı sağlamaktadır. Kalp yamalarının uygulanmasıyla ileri evre kalp yetmezliği bulunan sayısız hastaya kalıcı çözüm sağlamanın yanı sıra kalp nakli masrafları yüzde 70 oranında azaltılabilecektir” dedi.

HASTAYA ÖZEL YAMA

Henüz Türkiye’de geliştirilmiş bir kalp yaması ürünü olmadığına dikkat çeken Gülçin Çiçek Rezaeı Tabar ise projeleri hakkında bilgi verdi. Tabar, “2017 yılında TÜBİTAK’ın çağrısı üzerine başlattığımız fonksiyonel kalp yaması projesi desteklenmeye uygun bulundu. Ar-Ge ekibimizin fonksiyonel doku mühendisliği çalışmalarıyla geliştirmekte olduğu kalp yaması, implantasyon sonrası doğal kalp dokusundan gelen sinyaller doğrultusunda entegre olacağı kalp kasıyla senkronize olarak kasılacak ve sinyal iletimine katkıda bulunacak şekilde tasarlandı. Hastanın yağ dokusundan elde edilecek kök hücreler kalp kası doku gelişimini destekleyici biyomalzemelerden oluşturulan özgün bir iskele üzerine ekildikten sonra bir biyoreaktöre yerleştirilecek. Biyoreaktörde gerçekleştirilecek dört haftalık doku kültivasyonu sırasında kök hücrelerin kalp kasına farklılaşması sağlanacak. Söz konusu biyoreaktör doğal kalp kasından gelecek elektriksel ve mekanik uyarımları büyük ölçüde taklit ederek, laboratuvar koşullarında gelişmekte olan kalp kasına uygulayacak. Bu sayede implantasyon sonrası fonksiyon göstereceği doğal kalp kasına yönelik olarak bir çeşit dinamik uyarımlı eğitime tabi tutulacak kalp yamasının, hastanın doğal kalp kasıyla senkronize olarak atabilmesini hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

YIL SONUNDA TAMAMLANACAK

Proje kapsamında biyomalzeme geliştirme, kök hücre ve doku kültürü çalışmalarının yanı sıra biyoreaktör tasarımı ve geliştirilmesi çalışmalarının tamamını kendilerinin gerçekleştirdiğini belirten Tabar, şöyle konuştu:

“Proje laboratuvar çalışmalarına 2018 Aralık ayında başladık. Gelinen süreçte kalp yamasının biyomalzeme olarak prototip üretimini tamamladık. Devam etmekte olan kök hücre kaynaklı kalp kası doku kültürü laboratuvar çalışmalarından umut vadeden sonuçlar alıyoruz. Bu aşamanın tamamlanmasını takiben geliştirdiğimiz yamaları deney hayvanları üzerinde deneyeceğiz. Projemizin preklinik çalışmalarını yıl sonunda tamamlamayı hedefliyoruz.”

İlgili Yazılar