GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP DEÜ’DE KONUŞULDU
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 1. Uluslararası GETAT Sempozyumu’nda konuşan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, GETAT uygulamalarının eğitimli kişilerce yapılmasının önemine dikkat çekerek, “Üniversite olarak GETAT uygulamalarının geliştirilmesini arzuluyor, bu alanda bilimsel çalışmalar yürütüyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ise, “Tohum, biyolojik silahtır. Savaşlar artık silahla değil, tohumla kazanılacak.” diye konuştu
Geleneksel tedavi yöntemlerini bilimle buluşturan Dokuz Eylül Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (GETAT) tarafından düzenlenen 1. Uluslararası GETAT Sempozyumu, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleştirildi. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp kavramının dünyadaki ve ülkemizdeki önemine dikkat çekilen uluslararası toplantının açılışına, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Sağlık Bakanlığı GETAT Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı ile yurt içi ve yurt dışından konunun uzmanları katıldı. 1. Uluslararası GETAT Sempozyumuna çevrimçi olarak katılan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin GETAT uygulamalarının geliştirilmesine yönelik bilimsel faaliyetlerine aralıksız devam ettiğini söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nin yetiştirdiği hekimleri ve teknolojik imkanlarıyla hastalara şifa olduğunu söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın çözümlerine de önem veren Araştırma Üniversitemiz GETAT merkeziyle, kupa-hacamat, ozon, proloterapi ve mezoterapi uygulamalarına yönelik poliklinik hizmetleri veriyor. Bunun yanı sıra üniversitemizde; ilgili mevzuat gereği sertifika gerektiren uygulamalara yönelik eğitimler de Sürekli Eğitim Merkezimizde düzenleniyor. Biz, konunun hem eğiticisi hem uygulayıcısı konumundayız” dedi.
Eğitimi ve ehliyeti olmayan kişilerin ellerinde gerçekleştirilen GETAT uygulamalarının insan hayatını tehdit ettiğini hatırlatan Rektör Hotar, “GETAT uygulamalarının geliştirilmesi için hem bilimsel çalışmalara hem de sertifikalı sağlık çalışanı sayısının artırılmasına ihtiyaç var. Üniversite olarak tıbbı ve aromatik bitkilerden eczacılığa; onkolojiden etik kurula kadar son derece farklı alanların muhatabı olan GETAT uygulamalarının geliştirilmesini arzuluyoruz. Bizler, geçmişin mirasını geleceğe taşımaya önem veriyoruz. Araştırma üniversitemizin odak alan eşleştirmelerinde sağlık alanında üstlendiği sorumlulukların da, üniversitemizin GETAT konusundaki çalışmalarını güçlendireceğini düşünüyoruz. Sempozyumun çıktılarının gelecekteki çalışmalarımıza referans olacağını inanıyor; etkinliğe katılan mensuplarımıza, bilim insanlarına, misafirlerimize ve sempozyumun düzenlenmesinde büyük emek veren Merkez Müdürümüz Prof. Dr. Figen Coşkun’a teşekkür ediyoruz” açıklamasında bulundu.
SAVAŞLAR TOHUMLA KAZANILACAK
DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duygu Özel Demiralp ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öcal Oğuz’un moderatörlüğünü üstlendiği Dünyada ve Ülkemizde GETAT panelinde Anadolu’nun şifalı bitkilerini katılımcılarla paylaşan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, ülkemizin bu alandaki zenginliğine ve geçmişten gelen bilgisine dikkat çekti. Saraçoğlu, “GETAT’ın çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Türkiye’de bu işler henüz yeni yeni hayata geçiriliyor. Doğa bir sanattır, dengedir ve düzendir. Dünyadaki bütün ülkelerin geleneksel tıpla ilgili kitapları varken ben de Anadolu’nun şifalı sırlarını halkımızdan rica ettim, dedenizden, ninenizden duyduğunuz ne varsa kitap haline dönüştüreceğiz dedim. Biz bu kültürümüzden yıllarca mahrum kaldık” dedi. Yabancıların seneler boyunca tıbbi aromatik bitkileri Anadolu’ndan yurtdışına götürdüğünü söyleyen Saraçoğlu, “O dönemde, ‘Anadolu toprakları potansiyel ekonomik değerdir’ laflarını kullandılar. Almanya şu anda 300 çeşit endemik bitkisiyle 97 milyar Euro ihracat yapıyor. Bu ihracatın yüzde 20’si Türkiye orjinlidir” dedi. İklim değişiklikleriyle birlikte ‘ne ekersen onu biçersin’ döneminin kapandığını ifade eden Saraçoğlu, “Korona çağıyla birlikte görüldü ki gıda güvenliği büyük önem kazandı. Tohum, biyolojik silahtır. Savaşlar artık silahla değil, tohumla kazanılacak.” diye konuştu.
İHRACATTAKİ PAYIMIZI ARTIRABİLİRİZ
Saraçoğlu’ndan sonra söz alan GETAT Dairesi Başkanı Dr. Mehmet Zafer Kalaycı ise, Türkiye’de GETAT macerasının 2011 yılında başladığını ifade ederek, “77 tane uygulama merkezimiz, bin 680 ünitemiz, yaklaşık 6 bin 800 sertifikalı hekimimiz var. Hekim arkadaşlarımızın GETAT uygulamaları alanlarına yöneldiğini gözlemliyoruz. Dünya genelinde tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili 120 milyar dolarlık bir bütçeden bahsediliyor. Türkiye, bu pastadan 200 milyon dolarlık bir ihracat payı alıyor. Örneğin Ege bölgemizde de oldukça fazla sayıda tıbbi ve aromatik bitki bulunuyor. Araştırma geliştirme çalışmalarıyla ürün noktasında çok önemli işler yapabiliriz. Çünkü geleneksel bilgimiz de hammaddemiz de var” açıklamasında bulundu. Medipol Üniversitesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı ve GETAT Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Mahmut Tokaç da geleneksel tıpla ilgili yanıltıcı reklamların halk sağlığını tehdit ettiğini belirterek vatandaşları bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Dünya Sağlık Örgütü’nden Dr. Yachan Li’nin de DSÖ’nün GETAT Strateji Raporu’nu paylaştığı ilk panelin ardından Ülkemizde Endemik Zenginlik, Klinikte Uygulamalar ile Bilimsel Akademik Çalışmalar oturumlarında GETAT faaliyetleri konunun uzmanlarınca değerlendirildi.