DEÜ, EGE VE AKDENİZ’DE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PAYLAŞTI – EGE, BARIŞIN VE İŞ BİRLİĞİNİN SEMBOLÜ OLMALI
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde; Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’in iş birliği ve barışın sembolü olması gerektiğine vurgu yapıldı. DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, Türkiye’nin egemenlik haklarından ve küresel barışa yönelik tavrından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) ev sahipliğinde, Millî Savunma Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi’nin destekleriyle uluslararası boyutta düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferans yoluyla katıldığı ‘Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu’nda sonuç bildirgesi açıklandı. Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan; kıta sahanlığı, egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıkların durumu, gayri askeri statüdeki Doğu Ege Adaları’nın statülerinin ihlal edilmesi, karasuları, hava sahası ve Doğu Akdeniz deniz yetki alanları, düzensiz göç kaynaklı uygulamalar gibi sorunların ele alındığı sempozyumda, yaşanan problemler tartışılarak çözüm önerileri getirildi.
“HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYİZ”
Düzenledikleri uluslararası sempozyumla birlikte Türkiye’nin egemenlik haklarından ve küresel barışa yönelik tavrından vazgeçmeyeceğinin bir kez daha ortaya konulduğunu söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Sayın Yaşar Güler’in de katılımıyla gerçekleştirdiğimiz sempozyumda iki ülke arasındaki sorunları, bilimsel bir platformda çok yönlü değerlendirdik. Etkinliğimizde, ülkemizin egemenlik haklarından ve küresel barışa yönelik tavrından asla vazgeçmeyeceğinin altı bir kez daha kalın kalemlerle çizilmiş oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi mensupları olarak bizler de Türkiye ile Yunanistan arasında egemenlik haklarına, evrensel hukuka, diyaloğa ve iyi niyete dayalı ilişkilerin geliştirilmesine önem veriyoruz. Sorunların çözülmesinde ülkemizin ortaya koyduğu samimiyetin yeni ufukların açılmasında referans teşkil edeceğine inanıyoruz” diye konuştu.
BİLDİRGEDEN: TÜRKİYE’NİN ÇABALARI DESTEKLENMELİ
Yunanistan’ın haksız talep ve ihlallerinden kaynaklanan sorunlarla ilgili yapıcı ve çözüm odaklı fikirlerin ortaya konulduğu ‘Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde ‘Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’in iş birliği ve barışın sembolü olması’ gerektiğine vurgu yapıldı. Türkiye’nin Suriye kaynaklı düzensiz göçün engellemesine yönelik olağanüstü bir çaba harcadığının belirtildiği bildirgede, Yunanistan’ın Türkiye’nin bu çabalarına destek vermek yerine maksimalist politikalarına hız verdiği ifade edildi.
Türkiye’nin, Yunanistan ile yaşanan sorunları her zaman diyalog ve müzakere ile çözmeye gayret ettiğine dikkat çekilen bildirgede, tüm sorunların uluslararası hukuka, akla, mantığa uygun ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözümünün desteklendiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle birçok iş birliği yapılabilecek fırsat alanları alanı heba edilmektedir. Yunanistan’ın, Türkiye’nin hak ve menfaatlerine saygı göstermesi, oldubittilerden ve tek taraflı eylemlerden kaçınması bölgedeki barış ve istikrara katkı sağlayacak, her iki halkın yararına olacaktır. Yunanistan Kıta Sahanlığı sınırının Doğu Ege’deki adalar ile Türkiye anakarası arasından geçtiğini ileri sürerek, Ege Denizinin neredeyse tamamı üzerinde haksız iddialarda bulunmaktadır. Bu kapsamda kıta sahanlığı sınırının uluslararası hukuk kurallarına uygun hakkaniyet ilkeleri uyarınca bir anlaşma ile çizilmesi gerekmektedir. Ege’de karasuyunun 12 mile çıkarılması neredeyse Ege Denizi’nin tamamının Yunanistan’ın hâkimiyetine geçmesi, Ege’nin bir Yunan gölü haline gelmesi demektir. Bu durum hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Yunanistan’ın, karasuları genişliğinin 6 mil olmasına karşın 10 mil hava sahası olduğunu iddia etmesi uluslararası hukuk ve uygulama bakımından dünyada örneği olmayan garip bir uygulamadır. Yunanistan, askeri birlik / silah bulundurarak 23 gayri askeri statüdeki adanın en az 16’sının statüsünü ihlal etmekte, her fırsatta başta Lozan Antlaşması olmak üzere uluslararası anlaşmaları aşındırmaktadır. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta, deniz yetki alanlarında, eşit egemen hakların korunması ve kaynakların adil paylaşımının mutabakatla belirlenmesi gerekmektedir.”